Ölüm, bu günlerde bir başka türlü konuşuyor benimle.,
Çok karmaşık,bilinemez,algılanamz sandığım olay çok basit bir şekilde
Tüm gerçekliğiyle duruyor karşımda.
"Buradayım ve yaşamın tam da içindeyim"
Gözümün içine baka baka
"Gitme uzağa,algında koyma beni ötelere"diyor.
Yaşam kadar gerçeğim.
Sanma ki ölüm yok oluş!
Sadece bir hatırlatma bu..
Yaşamı, yaşaman gerektiğini hatırlatan oyunun bir perdesi sadece...
Siz insanlar bu sahneyi, hep sona koyarsınız
İşte bu büyük bir hatadır.
Lütfen sona koyma;
Mümkünse başlara,
olmadı ortalara
Bir yerlere koy.
Koy ki bilesin varlığımı.."
Ölüm, davetsiz misafirimiz...
insanoğlunun/ kızının en büyük ve korkulu gizemi...
Üstüne sayısız yazı,şiir,şarkı,oyun yazılan, sanat eserleri
Üretilen ve çoğu kez anmaya korktuğumuz gerçeklik ...
Canlı bir varlığın birdenbire yok oluşu...
Yaratacının bize varlığını,
Bizimse hiçliğimizi en çok bildirdiği an...
Bazen ,içinden çıkılamayan ve bizi isyana götüren duygu ...
Çırpınış,yalvarış,bağıra bağıra ağlayış...
Elimizden bir şey gelmeyiş...Kabulleniş ve teslimiyetle gelen derin bir nefes..
Değilmi ki, "Veren de sen alan da sen"
Yaşam yolculuğumuzdaki sonsuz ve gizemli durak
Ölüm "Dur ve düşün"
Dur ve bekle"
Deyişi bize hayatın içimizdeki sonsuzluk
Gizem kapılarından biri aşksa
Diğeri ölüm.
Bazen derin sularda yüzeriz
Bazense en yüzeyde.
Derinlikten çıkıp;ışığı,güneşi yoğun hissedip
"ohh be hayat varmış"deriz.
Yaşam tüm bu hissedişlerin hepsidir.
Ve ölüm de kabullenmemiz gereken en büyük gerçeklik...
Ben şöyle diyorum artık ona;
Evet buradasın,biliyorum...
Gel şöyle otur yanıma da birlikte bakalım
Şu muhteşem yaşamın gözlerinin içine...
Koşalım yemyeşil,mis kokulu çiçeklerle bezenmiş bahçelerde..
Çıkalım yüce dağların sisli tepelerine..
Yüzelim masmavi,derin sularda balıklarla..
Duyalım yeni doğan bebeğin süt kokusunu...
Gülümseyelim kocaman gözleriyle merakla bize bakan çocuklara..
Tutalım yaşlıların elinden..
İnanamayalım, yaşamın bu kadar muhteşem ve karmaşık
Bu kadar basit ve sade oluşuna..
Öğret bana yaşamın ne olduğunu!
Zıtlığınla öğret,
Varlığınla öğret,
Yokluğunla öğret!...
Bakma öyle uzaktan
Düşman mışız gibi...gel gir koluma.
|