BULANCAK DERESİ
Bulancak’ta eskiden Köprü Başı veya İskele Turu yapmak adettendi. Köprü, ÅŸehrin DoÄŸu ucunda Bulancak Deresi ve ana cadde üzerindeydi. Köprü Turu yapanlar, sessiz huzur veren bu alanda korkuluklara yaslanıp sohbet eder, denizi seyreder, fotoÄŸraf da çekilirdi… Genellikle sakin akan Bulancak Deresi bazen taÅŸar, önüne geleni denize sürüklerdi, bir taÅŸkında su Eski Cami’nin yakınına kadar gelmiÅŸti.
Bulancak Deresi 1950’li yıllarda ÅŸehrin önemli unsurlarından biriydi, üzerine beton köprü yapılmış, cazibesi daha da artmıştı. Köprüden ÅŸehre bakıldığında saÄŸda Elektrik Fabrikası, biraz aÅŸağıda Mezbaha, solda ise boydan boya fındık bahçesi göze çarpardı, Güneyde, köprünün biraz yukarısında DeÄŸirmen vardı.
Bulancak’ta o yıllar evlerde su yoktu, su çeÅŸme veya kuyulardan güÄŸümlerle taşınırdı. Kadınlar yatak-yorgan, kilim gibi büyük çamaşırları yıkamak için, birkaç komÅŸu birlikte dereye giderdi. Derede suyun bol aktığı bir yer seçilir, çamaşırlar büyükçe bir taşın üzerine konulup, kötekle uzun süre vurarak yıkanırdı. Çamaşır iÅŸi akÅŸama kadar sürer kadınlar çok yorulurdu.
Biz çocuklarsa derede oynamaya doyamazdık; derenin sığ yerlerinde ellerimizle balık tutmaya çalışır, yakaladığımız küçük balıkları yaptığımız havuza koyardık. Balık yakalarken ve oynarken epey ıslanır, bazen tartışır, acıkınca her ÅŸeyi unutup annelerimize koÅŸardık.
Anneler-ablalar yanlarında getirdiÄŸi ekmekleri bize verirken mutlaka bir hikaye anlatır, dikkatli olmamızı isterdi: “Dere kenarında bir gün bir anne, acıkan çocuÄŸuna YaÄŸlı Ekmek vermiÅŸ, çocuk ekmeÄŸi alıp karşıdaki duvarın üzerine oturmuÅŸ, tam yiyecekken deredeki kurbaÄŸalar, ‘Bır-rak, bır-raak’ diye bağırmaya baÅŸlamış, çocuk ÅŸaşırmış, elindeki ekmeÄŸi taşın üzerine bırakmış. Bu sırada yakında uçan kargalar da ‘Kaak, kaak…’ diye bağırıyormuÅŸ. Zavallı çocuk kalkıp hemen annesine koÅŸmuÅŸ, aÄŸlayarak anlatmış; Tam ekmeÄŸimi ısıracaktım, kurbaÄŸalar bırrak bıraak diye tempo tuttular, sonra da kargalar kaak kalk diye bağırdılar, ben de ekmeÄŸimi bırakıp kaçtım…” Hikayeyi dinleyince ekmeÄŸimizi daha sıkı tutar, bitirinceye kadar hiçbir ÅŸeye bakmazdık.
Kadınlar akÅŸama doÄŸru eve dönmek için, etrafa astıkları çamaşırları toplarken, biz de balık havuzumuzu yıkar, balıkların sevinçle dereye karışmasını zevkle izlerdik…
Bulancak’ın bütün mısır ve buÄŸdayını öÄŸüten DeÄŸirmen de, çamaşır yıkanan yerin hemen üst tarafında idi. Yığma kara taÅŸtan yapılan tek katlı deÄŸirmende, biri mısır, biri buÄŸday öÄŸüten iki taÅŸ dönüyordu. Kocaman deÄŸirmen taÅŸları dönerken çok ses çıkarıyor, deÄŸirmenciyle anlaÅŸabilmek için epeyce bağırmamız gerekiyordu. DeÄŸirmenci, götürdüÄŸümüz zahrayı kantarda tartıp, belli bir “ÜÄŸünlük” payı alıyor, sonra da unumuzun ne zaman hazır olacağını bildiriyordu.
Bulancak’ta hemen herkesin köyde veya ÅŸehirde mısır tarlası vardı, pek çok aile Mısır EkmeÄŸi yiyordu. Ekmek evlerdeki ocaklıkta sacın üzerinde piÅŸiriliyor, bazen de yoÄŸrulan hamur tepsiyle fırına götürülüyordu. Åžehirde bazıları da, Ofis’ten buÄŸday alıp öÄŸüterek, buÄŸday ekmeÄŸi piÅŸiriyordu.
Su deÄŸirmenleri zamanla elektrikli oldu ve öÄŸütme kapasiteleri arttı. Ancak sonraki yıllarda insanların çoÄŸu “Çarşı ekmeÄŸi” yemeye baÅŸladı, mısır tarlaları ekilmez oldu. DeÄŸirmenler ihtiyaç olmaktan çıktı, bir bir kapandı, sonra da yıkılmaya terk edildi…
Bulancak Deresinin hizmetleri saymakla bitmiyor; ÅŸehirdeki bütün arabalar da derede yıkanıyordu. Yollar toprak, kasisli ve virajlıydı, arabalar çok toz ve çamur oluyor, yolcuları araba tutuyordu. Bu nedenle sık sık yıkanması gereken arabalar, derede. muavinler tarafından epey uÄŸraşılarak temizleniyordu. Bizim de arabamız vardı, araba dereye götürülürken biz de biner yıkanıncaya kadar köprünün ayaklarında zevkle oynardık.
1960’lı yıllarda artan trafiÄŸi rahatlatmak amacıyla Karadeniz Sahil Yolu yapıldı; Bulancak’ın boydan boya kumsal olan sahili yok oldu, derenin üzerine bir köprü daha yapıldı. Sonra, taÅŸkından korunmak için Bulancak Deresinin ÅŸehirdeki bölümü kanala alındı. 1990’lı yıllarda deniz doldurularak yüksekçe bir Sahil Yolu daha yapıldı ki, bu yol ÅŸehrin denizle bağını iyice azalttı…
Bulancak Deresi ÅŸimdi ÅŸehrin ucunda deÄŸil ortalarında kaldı. Yine sakin akıyor ama, çok ünlü olduÄŸu o eski günleri özlemle arıyor. İlk köprüde kalabalıktan yer bulup denize bakabilenlerse; önce, üzerinde yoÄŸun trafik olan iki köprüyü görüyor, sonra da uzaklarda kalan denize hüzünle bakıyor…
(Nejat Toprak – Mayıs 2022)
|