Yazımın amacı kimseye Ahlakını düşündürmek yada Ahlaksızlığını göstermek değildir.
Ahlak: Yaradılış ve huylar kökünden gelen Arapça köklü bir isimdir.Ahlak duruma ve zamana ve toplumlara göre değişken midir.Ahlaksız toplumlar varmıdır?Hekimlerin ahlakı sadece Deontoloji tüzüğündeki yasaklardan mı oluşur?
Geçenlerde Lise öğrencisiyken Ahlak dersinde sorulan şu soru aklıma geldi Ahlak nedir?
Cevaben ‘Kendine yapılmasını istemediğimiz şey ve şeylerin diğer kişi veya kişilere yapılmaması şeklinde erdemli tutum sergilemek ‘ gibi bir cümleyle başlayan yazılar yazardık. Derside böylece geçerdik . Ülkemizde Ahlaklılığı koruyabiliyormuyuz ,Kaçımız Ahlaklı davranışı devam ettirebiliyoruz? Acaba etrafımızdaki bir çok arkadaşımız,yakınlarımız hastalarımız ,siyasetçilerimiz Ahlaktan ne derecede ahlaki nasip almışlardır.Ahlaklı olmayı hayal ederiz ama menfaatlerle ve çıkarımlarımızla çatışınca akıl gerçeğe uyum gösterip bizi ahlaklı olamayan bir eyleme sürükleyebilir mi?(BİR HAYAL -BİR GERÇEK)
Yani Ahlaklı olmayı seçer görünerek Ahlak dışılığa geçebiliyormuyuz???
Cevabı hepimiz biliyoruz.
Immanel Kant Ahlakı her türlü çıkardan arınıp vazgeçmekle tanımladı.
Her birey vatandaş içinde bulunduğu grubun değil yaşadığı toplumun çıkarını gözetmelidir. Doğruyu ve iyiyi bağdaştıran insanileşmiş bir ilerleme ancak bu yolla gerçekleşebilir.
Doğası gereği insan acıdan kaçınır hazza ve mutluluğa yönelir.Ancak kişinin mutluluğa erişmesi etrafındaki insanların mutlu oluşuylada ilgililik gösterir.Ülkesi yakınları dertte olan bir bireyin mutlu olması neredeyse mümkün değildir.Tam mutluluk eylemini gerçekleştiremez.Kişi mutluluğu bütüne olan yararı ölçüsünde ,faydası ölçüsünde alır ve buna göre toplumda kabul görür. O halde yalnız tek insan için değil,herkes için yararlı olan şey yasa kabul edilmelidir.
Evrensel ahlak yasasını sezgicilikle açıklayan felsefeciler İnsan neyin "iyi" neyin "kötü" olduğunu ancak sezgiyle kavrayabilir derler.Şöyle bir örnek verirler: Müzik dinleyip gazete kitap okuyacağına, ihtiyacı olan birisine yardımcı olmayı sağlayan şey Ahlakın kendisi ve sezgidir. O zaman kendi sezgine uy ki hem kendin hem başkası için iyi olanı yapmış ol. Bunu düşünmek zeka ise o halde sezgi ve zeka 2 alt yapıyı oluşturuyor. O halde zekasız bir insandanda ahlaklı davranış bekleyemeyiz.Özgürlüğe kapı açan veya kodes yolunu aralayan özgürlükçü yada yasaklayıcı kurallarda Ahlakdan doğarlar.Kapalı toplumun yasası yasaklamak ve gizlemek halini alırken.Sezgi ahlakı ile davranan toplumda sevgi ve hoşgörü ve özgürlük egemen olduğu için Açık toplum ahlakı oluşur benimsenir.
Toplumlarda bu iki kanat kesimde olduğundan çoğu durumda orta nokta bulunamaz.
Sokrates .Platon, Farabi, Spinoza,Immanuel Kant Evrensel ahlak görüşünü benimserler.
Türk filozof Farabi Bilgi erdemlerin başıdır ve ahlak kurallarını tanımlayabilir der.Farabiye göre insanı mutluluğa ulaştıracak bilgi kendi kendinin nedeni olan zorunlu varlık yani Tanrı’nın bilgisidir.Farabi akıl mantık bilgi yoluyla seçimlerin insanı mutluluğa götüreceğini belirtmiştir.Mantık terimini ilk o kullandı.
Spinoza ise panteist yani Evren ve Tanrı tek ve aynı varlıktır diyen filozofdur.Etika adlı ünlü eserinde ahlakı, Evren ve Tanrı temeline dayandırmıştır. Bilgi ile donanmış insan güçlü erdemli ve özgür olur der.
Alman filozof Immanuel Kant'a göre ahlak eylemin amacı mutluluk olamaz. Çünkü "mutluluk" değişken ve öznel bir kavramdır; birisi için "erdem", başka biri için "iyi", başkası için "doğaya uygun yaşama" olabilmektedir. Böyle olunca eylemlerimizin ahlaki olması ya da olmaması da değişecek, birisinin ahlaki bulduğu bir eylemi başka biri ahlaki bulmayacaktır.O halde herkesçe aynı temelli değişmeyecek iyi niyet ve ahlak yasası düşünmüştür.
Ona göre Evrensel ahlak her çeşit duygunun ve özellikle çıkar duygusunun ötesinde olan ahlak yasasıdır.
Kant, ahlaklı bir kimsenin şu üç buyruğa göre davranması gerektiği görüşündedir:
1) "Her zaman öyle davran ki eylemine ölçü olarak aldığın ilkeyi, herkes için genel bir yasa olarak isteyebilesin
2) "Öyle davran ki insanlığı, kendinde ve başkalarında hiçbir zaman bir araç olarak değil, hep bir amaç olarak göresin."
3) "Öyle davran ki kendi istencini genel bir yasa koyucusu gibi saygın tutabilesin."
Düşünceleri Kulağa çok hoş geliyor değil mi.
Mevlana'ya göre gelip geçici bedensel ve toplumsal zevkleri yenmenin ve Tanrı'yla bütünleşmenin biricik yolu aşktır. Aşk, yaratılmış her varlığın Tanrı adına sevilmesidir. O halde evrensel ahlak yasasının temelini oluşturan aşk, eş deyişle sevgidir. Bu sevgi insana yapıp etmelerinde uyacağı ahlak yasasını gösterir:
"Yaratılmış her varlığı sevmek iyi, sevmemek kötüdür.
Hacı Bektaş Velî'nin ahlak anlayışı eşitlik, kardeşlik, dayanışma, iyilik sevgi ve erdeme dayanır. Mevlâna ve Yunus gibi onda da temel ilke insan ve Tanrı sevgisidir.
Ayrıca birçok ateist, tek Tanrılı dinlerin inananlarından elbette çok daha ahlaklı olabilir.Bunu yaşamın kendisi cevaplayacaktır. Ahlaki özerkliğe kavuşmak Yaşla ve kariyerle gerçekleşebilir.Ve biz İnsanoğlu F. Nietzsche’nin İnsanca Pek İnsanca eserinde dediği gibi ahlak olmasaydı hayvan olarakda kalabilirdik.
Ayrıca biz Tabiplerin Tıbbi Deontoloji Tüzüğü 46 maddeden oluşur acaba bizim mesleki ahlaklılığımız bu yasaklarla mı ahlaklılık kazanıyor.Yani kendimizden.hayatımızdan verdiğimiz onca manevi ve insanüstü çalıştığımız anlar durumlar,özverilerimiz,Ahlak olmuyorda sadece yasaklara uymak mı bizim Ahlakımızı oluşturuyor.burada tek taraflılık biraz üzücü değil mi? Saygılar Sevgiler.
|