Günümüz hastalıklarının en moderni “ucuz kalem vakası” adlı hastalıktır. Hastalığın ana nedeni; çıkar ilişkileri, menfaatler ve de günümüz sorunlarının temel kaynağı para yer almaktadır. Genç yazar ve yazar adaylarının örnek aldığı kişi ve kişilerin zaman içinde düşüncelerini; menfaat, makam ve mevki gibi ucuz şeylere sattıkları gözlenmektedir. Düşünmelisiniz ki; tabi siz düşünemezsiniz! Ama bir deneyin hayal edebilirsiniz en basit bir şeyi. Yaşanılabilir, adaletli ve gerçekten huzurlu bir yer… Yalnız sizler düşüncelerinizi satmamış mıydınız?
Ülke sorunlarının; yazarlarımızın, düşünür gözüken düşünmeyenlerin gözlerini kapatmış, basitlerini bağlamış ve boyunlarına tasma geçirip “havlasa da ısırmayan” bir canlı haline getirmiştir. Bir görüşünüz vardır. İyi de olsa kötü de olsa bir görüşe sahipsinizdir. Bu düşünceler yaşantımızın bir yansıması şeklinde karşımızdadır. Gün geçtikçe size takılan bu tasma, sizi düşünemez, konuşamaz bir hale getirmiştir. Çünkü sizler düşüncelerinizi bir kilide takıp kapalı kutular içinde hapsedersiniz.
Biz gençler kime, neye, ne şekilde ve de ne yönde inanacağız? Umudunu kaybetmiş, tarihiyle gurur duysa da tarihini net bir şekilde bilinmemektedir. Kimi örnek alacağız? Tarihimizi mi? Tarihimiz bizler için en büyük kaynaktır. Son zamanlarda atık kâğıt olarak satılmış olan argümanlar bizim tarihimizden başka bir şey olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu argümanları satın alan Balkan ülkesi Bulgaristan bizim tarihimizi bizden daha fazla araştırıp atık kâğıt olarak satın aldıklarını kendi tarihleriymişçesine sergilemektedirler.
Ülkemiz kendi tarihini çöp diye satıyorsa, yazarlarımız, düşünenlerimiz kendi kalemlerini satın alınmasına nasıl bir tepki vermesini bekliyorsunuz? Alan razı, satan razı anlayışı hâkim olduğu bir yerde yaşamaktayız. Ucuz kalemler; ülke sorunlarına göz yummuş, kendilerini hiç uğruna karalamış, adalet etiğinden yoksun kalmışlardır.
Çözüm nedir? A partili, B partili olmak yerine, gerçeği gerçek bir şekilde olduğu gibi göstererek “Göründüğü gibi olan, olduğu gibi görünen”, maskeler arkasına sığınmayan, gerçeklikten ve adaletten ayrılmayan bir düzen nasıl olur sizce? Size basitçe söyleyeyim; Ucuz kalemler hâkim cübbeleri giymiş gibi görünen önlerinde düğme olmayıp bunun nedeni; gerçekler karşısında kimsenin karşısında önünü iliklememeleri için, cepleri olmayan yani kalemlerini kimse için satmayan, yazmalarını önleyecek bir sorun karşılaşmayacağı için gerçek kalemler ortaya çıkmış olacaktır.
Siz siz olun hayallerinizi, düşüncelerinizi ve de tarihimizi satmayınız. İnsan önce düşünür sonra hayal eder son aşama olarak da tarih yazar. Bunlara göre göre adaletten, gerçekten ve düşüncelerinizden kaçmazsanız hâkim olan düşüncenin tasması hep boynunuzda olur. Boyun bağıyla olduğunuz yerde geriye doğru sayıp durursunuz.
Kendinize gelip silkelenme vakti gelmedi mi? Umudumuzu kaybetmeyelim, hayallerimizi yok etmeyelim. Çünkü insan vazgeçtiğinde değil, hayal etmediği zaman kaybeder.
|