AĞBİM; CUMHUR ALAN...


Bu makale 2001-01-01 13:43:08 eklenmiş ve 2810 kez görüntülenmiştir.
Demet Turan;

AĞBİM; CUMHUR ALAN...

Güne yüklediğim anlam, hüzün ve güzelliğin gizemi...

Usul usul yağan yağmur, Chopin ve piyanosu, üstelik 23 Nisan yani çocukluğum yanı başımda.. Her ne kadar içimizde taşısak da çocukluğumuzu bir şeylerin geçip gittiğini bilir bir yanımız ve bazen çocukluk sevincine hüzün eşlik eder. Yıllar geçmiştir çünkü ve yıllar ve zaman bir çok sevdiğimizi almıştır yanımızdan. Onların gülümseyen yüzü, sesi, halleri hala belleğimizde capcanlı dursa da madde bedenimiz dokunmak ister onlara, yanında olmak ister... Çocuk gibi oluruz bazen, olmayacağını bile bile direnir ruhumuz. Geri isteriz sevdiklerimizi. Ağlarız, zırlarız, kafamızı olumsuzca sallarız, inat ederiz... Ama olmaz! Giden geri gelmez...

Bütün bu hüzün, koluma giren çocukluğum bu yağmurlu bahar gününde memleketim gibi ıslak, nemli gözyaşlarım nereden de çıktı diyeceksiniz belki ama çıktı işte!..Oturttum ben de yanıma ve "buyur anlat, nedir derdin?" dedim..Sustu o vakit. Usulca, çocukça oturup yanıma, elimi de tutarak, başını da omzuma dayayarak sadece sustu...

Ben de kapayıp gözlerimi anılarıma gittim içimde. Ölüm yıldönümü olan, ölümünden bu yana 20 yıl geçen, her hatırlayışımda kalbimi hızla çarptıran, aynı zamanda da canımı çok yakan canım Cumhur Ağbim, CUMHUR ALAN'a gitti ruhum...

Küçük bir şehrin küçük kızlarıydık biz. Bıcır bıcır sevimli, güler yüzlü, neşeli... Zıp zıp zıplar, imkansız nedir bilmezdik. Kışları okula gider, yazları doğanın içinde neşeyle geçirirdik. Dede, anneanne, kardeş, kuzen ... Akrabalık adına her şeye sahiptik. Bir tek ağbimiz yoktu. O da bir gün üstelik büyük bir aşkla çıkıp gelecekti hayatımıza... Ve yine öğretecekti hayat; sevgi için, ağbi olmak için kan bağı gerekmez!

Günler geçti ve bizler büyüdük. Lise yıllarıydı. İçimiz kıpırdamaya başlamış, erkekler bizim kalbimizde başka türlü anlamlar kazanmaya başlamıştı yavaş yavaş. Bu yeni duygularla nasıl baş edeceğimizi bilmediğimizden ve de anne babalarımız tarafından hoş karşılanmadığından olsa gerek saklamayı öğrenmiştik. İçimizde gizli gizli yaşardık ve hatta bir çoğumuz yıllar sonra itiraf etmişizdir birbirimize duygularımızı...

İşte tam böyle zor bir dönemde karizmatik, yakışıklı, güler yüzlü, güzel gülümseyen, harika futbol oynayan genç bir adama aşık olduğunu söyledi kuzenim. Kitaplarda okuduğum aşkların yanımda gerçekleşiyor olması kalbimi hızla çarptırıyordu. Hem aşkı, hem de onu çok merak ediyordum...Onunla ilk tanıştığım an dün gibi... Tir tir titremiştim heyecandan... Işıl ışıl gözleri, parlayan kalbiydi sanki. Tatlı ve muhteşemdi... Kalbim bir anda kalbinin içinde olmak istemiş ve ilk andan itibaren onun bu hayattaki bir tek "AĞBİM" olacağı duygusu yerleşmişti kalbime... Ve öyle de oldu!...

20-25 yıl önce, küçük bir kasabada delicesine tutkulu bir aşkı yaşamak nasıl zordur tahmin edersiniz. Bu aşkın gerçekleşmesini , yaşamasını her şeyin üstünde tutuyordum ve kendime birinci görev edinmiştim..Kuzenime ve Cumhur Ağbime olan sevgim onlar için yapabileceklerimde sınır tanımıyordu. Ailelerden ilk başlarda gizlenmek zorunda kalmıştı. Maalesef bizim aile yapımız duygudan çok mantığa değer veren geleneksel bir bakış açısına sahipti. Üstelik kuzenim öğrenciydi henüz. Okulu bitmeliydi falan filan... Klasik saçmalıklar diyorum şimdi ben bunlara. Ama henüz 14-15 yaşlarında iken ailenizin bakış

açısına çok da karşı koyamıyorsunuz...

Zamanla aşklarının büyüklüğünün her şeyin üstünde olduğunu herkes anladı. Hocam, aşkın ve aç insanın önünde durulmaz derken haklıydı... Aşkları her şeyin üstesinden geldi ve evlendiler... Dünyanın bütün sevgisi onlara akıyordu o zamanlar. Cumhur Ağbim Erzincanspor'a transfer olmuştu ve sahalarda fırtına gibi estiriyordu. Mesleğinin zirvesine doğru tırmanıyordu emin adımlarla. Üstelik o sırada da bir bebekleri olacağı mutluluğuyla uçuyordu sahalarda...

İşte tam bu güzellikler yaşanırken, birdenbire bir haber aldık; inanmadık.. inanamadık.. inanmak istemedik.. Mutlaka ama mutlaka bir yanlışlık vardı.. Erzincanspor otobüsü kaza yapmıştı! Bir kaza.. Hayır hayır O'na hiçbir şey olmamıştı! Hala çok yakışıklı ve muhteşemdi. Gülümsemesi de yüzündeydi... Sadece ve sadece gözlerini bu dünyaya kapamış ve eminim ki başka bir dünyaya açmıştı...

O benim bir tanecik ağbimdi..Geç bulmuş, erken kaybetmiştim... Üniversitede arkadaşım Erkan bir gün şöyle demişti: "Aslında birini kaybettikten sonra geçen her an artık bizi o kaybettiklerimize yaklaştıran zaman oluyor. " Yani biz 20 sene daha yaklaşmıştık birbirimize... Sanki bu söz ufak da olsa bir teselli veriyor kalbime. Ve aslında hiç kaybetmemiş olmak... Her zaman kalbimde, ruhumda, zihnimde durur çünkü varlığı...Ve sevgisi bırakın eksilmeyi gün be gün artar...

....

Ve radyoda şarkı şöyle diyor tam da zamanında;

Beklenmedik bir anda ayrılık gelip çatsa

Seninle paylaştığım tek bir gün yeter bana....

Bu yazı ellerimin, ruhumun, bedenimin titremesinden ve göz yaşlarım nedeniyle burada biter...

Ve son söz olarak diyebilirim ki; Sevgi asla bitmez, bitmiyor…

Yorumlar
Adınız :
E-Mail :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik :
Değiştir  
Toplam 0 yorum. Tüm yorumları okumak için tıklayın.
Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
E-Mail Bülten Kaydı
Döviz Kurları
Arşiv Arama
- -
Anket
Bulancak Haber
CANLI YAYIN
CANLI YAYIN
GÜNDEM
Kadına Şiddet
Anayasa Haberleri
Trafik Kazaları
Yerel Seçimler
SPOR
Galatasaray
Fenerbahçe
Basketbol Haberleri
Şampiyonlar Ligi
SİYASET
Recep T. Erdoğan
Devlet Bahçeli
Kemal Kılıçdaroğlu
AKP Haberleri
EĞİTİM
A.Ö.L.
Eğitim Portalı
Eğitim Haberleri
Eğitim Bakanlığı
DÜNYA
Avrupa Haberleri
Amerika Gündemi
Suriye İç Savaş
Arıkan Meselesi