Faşizmin Üniversiteleri Zapturapt Altına Almasına İzin Vermeyelim!
Faşizmin Üniversiteleri Zapturapt Altına Almasına İzin Vermeyelim!
Üniversiteler Üzerinde Yürütülen Kirli ve Kanlı Oyunu Bozmak İçin Tüm Emek ve Demokrasi Güçlerini Harekete Geçmeye Çağırıyoruz! Faşizmin Üniversiteleri Zapturapt Altına Almasına İzin Vermeyelim!
Geçtiğimiz hafta sonuna doğru Ege Üniversitesi`nde yükselen şiddet olayları, Türkiye`nin diğer üniversitelerine de hızla yayılmaktadır. Bilindiği üzere Ege Üniversitesi`nde bir öğrencinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan üzücü olay sonrasında şiddet son bulmamış, diğer üniversiteleri kapsayacak biçimde adeta sistematik biçimde tırmandırılmıştır. Son olarak bugün, Ankara Üniversitesi DTCF`de silahlı faşist bir saldırı gerçekleşmiş ve silahlı saldırı sonucunda seken mermilerden yaralananların olduğu ve iki Özel Güvenlik çalışanı ile iki öğrencinin yaralandığı bilgisi bizlere ulaşmıştır.
Yaşanan bu sürecin sağlıklı biçimde değerlendirilebilmesi, Ege Üniversitesi`nde bir öğrencinin ne yazık ki hayatını yitirmesiyle başlayan bu sürecin farklı yanlarıyla ele alınmasını gerektirmektedir. Aksi halde, öğrencilerin yaralanmalarına ya da hayatlarını kaybetmelerine neden olan bu sürecin içinden çıkılması mümkün olmayacaktır.
Ege Üniversitesi`nde yaşananlardan başlayacak olursak, yıllardır tüm üniversitelerde barışçıl her türden demokratik hak arayışı çabasını dahi kriminal bir durum olarak değerlendirip hızlıca refleks gösteren emniyetin, yetkililerin açıklamalarına da yansıdığı üzere gerilimden önceden haberdar edildikleri halde bu vahim olaya yerinde ve zamanında müdahale etmemiş olduğunu görmekteyiz. Olaydaki sorumluluğun büyük kısmının üniversite üst yönetimine atılmış olduğunu da basından takip etmekteyiz. Üniversite yönetimi istifaya davet edilmekte, öğretim üyelerinden bazıları ise nefret söylemleri ile açıkça hedef haline getirilmektedir. Üniversite üst yönetimi ve olayın meydana geldiği gün tüm gün orada olan İzmir 3 No‘lu Şube Yürütme Kurulu üyelerimiz ile işyeri temsilcilerimiz ve şube üyelerimizle yaptığımız görüşmeler sonucunda ortaya çıkan tablo, yönetimin defalarca emniyeti çağırmış olmasına rağmen emniyetin zamanında olaylara müdahale etmemiş olduğu yönündedir. Ayrıca yaşamını yitiren öğrencinin yaralandığı yer ile Ege Üniversitesi hastanesi arasındaki mesafe oldukça kısa olmasına rağmen, öğrencinin hastaneye ulaştırılması çok zaman almıştır.
Ege Üniversitesi`nde yaşanan olayla ilgili bu türden soru işareti yaratan ve kamuoyu nezdinde cevap bekleyen kimi yanlar mevcutken, bugün de silahlı kişilerin elini kolunu sallayarak A.Ü. DTCF`ye girmeleri ve çok sayıda kişiyi yaralamaları bu sürecin planlı ve programlı bir şekilde yürütüldüğü düşüncesini güçlendirmektedir. Özellikle DTCF`ye "silahla" girilebilmiş olması, bu açıdan önem kazanmaktadır. Çünkü yaşanan bu olay ilk elde akıllara, sağcı öğrencilere "satır" ve "döner bıçakları" verirken görüntüleri çekilen sivil polislerin varlığını getirmektedir!
Kaldı ki; polise olağanüstü yetkiler veren "iç güvenlik paketinin", Cumhurbaşkanının her gün defalarca "bu yasa öyle ya da böyle çıkacak" sözleri altında topluma dayatıldığı bir dönemde, polise verilecek yetkileri "kontrollü yangın" çıkarmak suretiyle meşrulaştırmak isteyenlerin olacağı aşikardır. Ayrıca yürütülen "kontrollü yangın" politikası ile üniversitelerin tamamen zapturapt altına alınarak, toplumsal muhalefetin önemli bir kesiminin susturulmak istenmesi, Türkiye gerçekliğine oldukça uygun düşmektedir! Her gün muhalif öğrenciler hakkında başlatılan soruşturmalar, verilen cezalar ve fişlemeler dahi bu durumu "komplo teorisi" olmaktan çıkarmakta ve yaşanan baskının boyutlarını göstermeye yetmektedir.
Eğitim Sen olarak; "Ortak Yaşam İlkelerimiz" gereği üniversite kampüslerini, nefret söylemi içermediği sürece her türlü fikrin özgürce ifade edilebildiği yaşam alanları olarak gördüğümüzü, dolayısıyla şiddetin üniversitenin güven ortamını ve ifade özgürlüğünü tehdit ettiğini belirtmek isteriz. Tam da bu nedenle kampüs güvenliğinin sağlanması adına alınacak tedbirlerin üniversitedeki görece demokratik ve özgürlükçü havaya zarar vermesinden kaçınılması gerektiğini de özellikle vurgulamak isteriz. Kampüslerdeki güvenliğin sağlanması adına muhalif öğrencilerin üzerindeki baskının artması, üniversite kampüslerinde "muhalif faaliyetlerin" yasaklanması gibi uygulamalara asla pirim vermeyeceğimiz bilinmelidir. Bu nedenle, başta tüm öğrencileri ve toplumun tüm kesimlerini özgür ve güvenli bir üniversite ortamı için talepkar olmaya davet ediyor, siyasi hesaplar peşinde üniversiteleri yangın yerine çevirmek isteyenleri ise kınıyoruz! Ege Üniversitesi`nde yaşanan olayla ilgili adli kovuşturma sürecinin şeffaf ve hızlı bir biçimde işletilmesini, DTCF`ye silahla giren kişilerin bulunmasını, bu kişilerin silahı nasıl temin ettiklerinin ve üniversiteye nasıl girebildiklerinin araştırılmasını, ortaya çıkan gerçeklerin siyasi hesaplar güdülmeden kamuoyuyla paylaşılmasını istiyor ve tüm yetkilileri bu konuda hızlıca sorumluluk almaya davet ediyoruz. Ayrıca, üniversiteler üzerinde yürütülen söz konusu kirli ve kanlı oyunu bozmak için tüm emek ve demokrasi güçlerini harekete geçmeye çağırıyor, sürecin yakından takipçisi olmalarını istiyoruz! 02.03.2015
GİRESUN EĞİTİM SEN
ŞUBE YÜRÜTME KURULU
|
|