İKİ MARTI VE İLİŞKİLER


Bu makale 2016-08-10 16:15:52 eklenmiş ve 2059 kez görüntülenmiştir.
Demet Turan;

Çocukluğumdan beri severim martıları.Bulancak iskele ucuna oturup saatlerce izlerdim ve onlarla birlikte uçtuğumu düşlerdim çocukken... Her yaşımda, onlara ihtiyacım olduğunu  her hissedişimde yanıbaşımda olmuşlardır üstelik hangi şehirde olursam olayım...Özgür,cesur,zeki,iletişimde usta kuşlardır. Bütün faaliyetlerinde toplumcudurlar.Yuvalarını birlikte yaparlar.Bir diğer güzel özellikleri ise yavrularını hem erkek hem dişi martı birlikte beslerler. Özetle biz insanların onlardan öğrenecek çok şeyi var..

Richard Bach'ın Martı kitabını okuduğumda ne kadar büyülenmiş olduğumu tahmin edersiniz..

Şimdi gelelim benim martılarıma.. Karadeniz'e bayram ziyareti için gidişimde tüm aile üyeleri, çoluk çocuk bir minibüsü doldurup yaylaya gittik. Sisli ve büyülü dağlar zaten ruhumu yeterince havalara uçurmuş, doğa yeterince gizemine çağırmış ve beni orada teslim almıştı. Bir yanım sisin içinde alıp başını gitmişti... Bir yanımsa aile güveni içinde, hayatından hoşnut ön koltuğa babamın yanına oturmuş seyre dalmıştı muhteşem yolu.. Yol çok sisli olduğu için aracımız çok yavaş gidiyordu ve dolayısıyla benim sisler içindeki büyülü yolculuğum sihre dönüşüyordu...Aracın yavaş seyri hemen herkesi uyutmuştu. Bense başımı babamın omzuma dayayıp kendimi sislerin içinden gelen hayal gibi ağaçlara,evlere,hayvanlara bırakmıştım.Yayla yolu bitip şehre doğru yaklaşıyorduk.Yolun sağında coşkulu bir nehir denize doğru koşarcasına akıyordu.Ve onunla dans eden bir martı ! Yine buluşmuştuk... Nehrin üstüne doğru bir inerek,bir yükselerek, kıvrılarak,süzülerek dans ediyordu...Tam yaklaşıyor sonra birdenbire yemyeşil vadiye doğru yükseliyordu...Ne kadar da özgür ve muhteşemdi... Ben gözümü hiç ayırmadan ona bakıyordum ve tek başınalığın,yalnızlığın ne kadar muhteşem bir şey olduğunu düşünüyordum ki birdenbire başka bir martının ona katılışı düşüncelerimi böldü...Şimdi ikisi aynı hareketlerle nehrin üzerinde hem iki martı hem de özgürce süzülüyorlardı... Özgürlüğü tek başınalıkla tanımlayan ben yeni bir düşünce biçiminin belirdiğini hissediyordum içimde.O iki martı ne kadar da güzeldiler az önce...Hem tek başlarına özgürce uçabiliyor hem de iki olarak aynı özgür uçuşu gerçekleştirebiliyorlardı...Nehirle, yemyeşil doğayla,gökyüzüyle,kendileriyle bir ve bütündüler... Özgürlük benim kafamda sınırladığım tanım değildi! İki kez hata yapmıştım; birincisi özgürlüğü tanımlayarak ve gündelik hayata uyarlayarak, ikincisi sınırlayarak... R.bach da Martı kitabında; "Cennet ne bir zamandır,ne de bir mekan.Cennet yetkinliğin ta kendisidir" demiyor muydu?İlişkilerde özgürlüğü yaşayabilmek,sevgi ve saygıyla paylaşarak cenneti yaratabilmek sadece bizim ellerimizdeydi...Özellikle de saygı.Karşındakini olduğu gibi kabul edbilmek ve değiştirmeye çalışmamak...

Yıllardır "özgürlük"diye tutturup tek başınalığı yücelten bana güzel bir ders olmuştu bu uçuş... Ayrıca ilişki içinde olup birbirini boğarak,kıskanarak ve bunu sevgi zanneden çiftlere de ayrı bir ders...

Benim özgür,zeki,paylaşımcı martılarım yine öğretmişti...

O muhteşem uçuşu her hatırlayışımda ilişkiler ve özgürlük üzerine tanımlarımı yeniden gözden geçiriyorum.Şimdi başka bir biçimde düşünüyor ve aynı zamanda da hissedebiliyorum.Teşekkür ederim martılarım...Hem de çookkk teşekkür ederim...

 

 

Yorumlar
Adınız :
E-Mail :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik :
Değiştir  
Toplam 0 yorum. Tüm yorumları okumak için tıklayın.
Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
E-Mail Bülten Kaydı
Döviz Kurları
Arşiv Arama
- -
Anket
Bulancak Haber
CANLI YAYIN
CANLI YAYIN
GÜNDEM
Kadına Şiddet
Anayasa Haberleri
Trafik Kazaları
Yerel Seçimler
SPOR
Galatasaray
Fenerbahçe
Basketbol Haberleri
Şampiyonlar Ligi
SİYASET
Recep T. Erdoğan
Devlet Bahçeli
Kemal Kılıçdaroğlu
AKP Haberleri
EĞİTİM
A.Ö.L.
Eğitim Portalı
Eğitim Haberleri
Eğitim Bakanlığı
DÜNYA
Avrupa Haberleri
Amerika Gündemi
Suriye İç Savaş
Arıkan Meselesi