ANADOLU EŞKİYALARI SEVER !
Yüzyıllardır otoriter baskılar gördüğümüzden kahramanlarımızı eşkiyalardan seçmek gibi bir alışkanlığımız var.Bu sadece bizim kültürümüze has bir özellik değil aslında.İskoç William Wallace,İsviçreli William Tell ,İngiliz halk hikayelerinin en meşhur kahramanı Robin Hood hep otoriteye isyan edenlerdir.Yoksulların kurtarıcıya ve bir kahraman ihtiyacı vardır.Bu kutsal bir kitabın vaatler kısmı olabildiği gibi efsaneleştirilen halk kahramanları olabilir.
Öyle olmasaydı tüm Anadolu türkülerimiz eşkiyalar ve kanunsuzlar üzerine yakılmazdı...
'Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz' türküsü bile dağa çıkan 'Eşkiya Sandıkçı Şükrü' ye ithaf edilmiştir...Hükümdar olamamıştır Şükrü ama ardından herkesin bildiği bir türkü ve hazin sonunu anlatan bir ağıt bırakmıştır...
Vela yokuşunda sipere yattım
Ordan hükümete çok kurşun attım
Arpayı buğdayı halka dağıttım
Puştluklan vuruldum ona yanarım
Vela'dan yürüdüm karakış ayı
Havası çok yağar döker borayı
Hükümet arkamdan izim arayı
Bir saat bir yere kayıdım olmaz...
Aynalı Martin yaptıran Hekimoğlu ,Ünye ve Fatsa arasında kurulan tüm Ordulara meydan okumaktadır...
Pencereden baktım kırat geliyor
Kıratın üstünde paşa geliyor
İster vali gelsin isterse paşa
Gelme paşa gelme ben atmam boşa
Çiftlice'nin muhtarı puşttur pezevenk
Hekimoğlu geliyor uçkur çözerek
Mangallarda yanıyor fındık kömürü
Çok canları yakıyor martin demiri
Ünye Fatsa arası ordu kuruldu
Hekimoğlu dediğin o da vuruldu...
Hekimoğlu vurulduktan sonra başında biten Osmanlı zabitleri ,şanlı pozlar vermekte Anadolu köylüsü ise içten içe üzülmektedir...
Bu kez dağları mesken tutan Mican'dır.Giresun dağlarında vurulur Ve türkü yakılma sırası ondadır...
Vara vara vardım maden yoluna
Bir mektup yazdım direktörüne
Eğer bu maden işleyecekse
Bin altın göndersin Micanoğlu’na
Direktörün altın göndermek gibi bir düşüncesi yoktur hiç olmamıştır...
Micanoğlu’nu vurdular
Çifte faytona koydular
Zaptiyeler ölüsünü
Konak önünde soydular...
Mican’ın başında başlık
Koynunda kurşundan haçlık
Mican’ın vurulduğu yer
Çivriz köyünde bir taşlık
Koç Hüseyin kaça durdu
Arkasından martin vurdu
Alaybeyi birçok yerde
Şu Mican’a pusu kurdu...
Çökertmede pusuları yaramayan efe Halil'in sonu da diğer kahramanların hikayesi gibi hazindir...
Gidelim gidelim Halilim
Çökertme' ye varalım
Kolcular geliyor Halilim
Nerelere kaçalım
Teslim olmayalım Halilim
Aman kurşun saçalım
Burası da Aspat değil Halilim
Aman Bitez yalısı
Yüreğime ateş saldı
Aman kurşun yarası
Böyledir en güzel türküler ve hep kanunsuzlara yakılmıştır.Yakılmaktadır...
Bazen Erzurum'da çevrilen delibaş bir sevdalıya,
Erzurum’dan çevirdiler yolumu
Birkaç polis bağladılar kolumu, aman kolumu
Ne bağlarsın polis benim kolumu
Ben bilirim karakolun yolunu, aman yolunu ...
İstanbul’dan gelir ölüm fermanı
Yar kalmadı dizlerimin dermani aman dermanı
Zalimlerin yoktur dini imanı
Selâmımı varın yare söyleyin aman söyleyin
Bazen bir çift jandarmaya isyana dönüşür...
çift candarma geliyor lo
kaymakam konağından
fiske vursam kan damlar lo
o yarin yanağından
Cebi dolu paketi de
Giyme yeşil çaketi
Yar Allahın seversen de
Gel dolanak Baket'i...
Bazen bir kabadayıya ağıttır...Ankara'nın bağları kadar kumarhaneleri de bir dönem meşhurdur.Işıklar sönünce kumarhane de tabancalar patlayacaktır.Al kanlar içinde kalan isim Kürt Cemali'dir.
Cemalim Cemalim algın Cemalim
Al kanlar içinde kaldım Cemalim
Cemal'in giydiği ketenden yelek
Al kana boyanmış don ile gömlek
Bize nasip değil ecelnen ölmek...
Kürt Cemali'nin hazin hikayesi destansı bir müzikalide kültür ve sanat hayatımıza bırakacaktır...Tabi ki o dönemin şartları nedeniyle kahramanın adı 'Keşanlı Ali'dir...
Kerim Korcan'ın ünlü kahramanı Tatar Ramazan filminin finalinde Ramazan otoriteye şöyle seslenmektedir...
'Ben İdarenin aslanını vurdum işte...Daha önce neredeydiniz...Nasılda insan oldunuz bıçak meydana çıkınca...Çavuş haraç alır,kumar oynatır,zavallı bir ihtiyarı tokatlar siz meydanda yoksunuz...Birazda sizin için bu yapılanlar arkadaşlar...
Asker tüfeklerinin namluları Ramazan'a dönünce ,mahkumlar sırayla ben vurdum demektedir...
Tüylerimizin diken diken olduğu anda Ramazan son sözü söyler....
'Burada vurulacak birisi vardı onu da ben vurdum...Benim adım Tatar Ramazan ,gücün yetiyorsa gelip alsana...
Otoriteye meydan okur ve posta koyar...
Sonu muammadır ama tek gerçek hepimiz Ramazan'ın tarafındayızdır...Çünkü Ramazan bizim istediğimiz adaleti sağlamaktadır...
Türk sineması can çekişirken 'Eşkiya' diye bir film çıkar.Mahpusları ve çağları delip gelen kahramanın adı Baran'dır(Şener Şen) .Sinemaya küsmüş kitleler sinemaya akın akın gelmektedir...
Filmde ki unutulmaz replik ise şöyledir...
'Dağlarda eşkiya kaldı mı ,Eşkiya şehre indi'
Bazen yoksul halklar için çarpışan Che Guevera'yı ,bazen hayatın en güzel yüz metresini koşan kanunsuz çocukları severiz...
Bazen Zapatista,bazen Panco Villa,bazen hakkında padişah fermanı yazılmış Pir Sultan...
Bandırma'da kanunsuz padişah dinlemeyen bir kurtuluş savaşçısı,Giresun dağlarında Mican,Bolu'da Köroğlu,Ege'de Çakırcalı...
Ve Can Yücel diyor ki...
Hiçkimse kalmadı
Çiçekler çarpık açıyorlar
Ampüller eğriydi
Merdivenlerden çıkamıyordum
Tavan basıktı
Sifon işlemiyordu
Sıçamıyordum
İşeyemiyordum
Bir ölü militan baharı
Bir apartman dairesinde bekliyordum
Ben ki beklemeyi sevmem...
|