Şimdi bizim evin alt katında bulunan Şinasi Abi'nin(Kaya) Paşabahçe'si Bulancak Meydanı'ndaki küçük bir dükkandan doğdu. O dükkanda her ürünü bulabilirdik.
Ben meydandaki kaldırımdan her geçişimde Şinasi Abi'nin vitrinine bir göz atardım. Yanılmıyorsam dükkan o zamanın Bulancak Postanesi'nin hemen yanındaydı.
Vitrinin bir sırasında da kitaplar bulunurdu. Ben henüz ortaokuldayım. Seviyemin üstünde bir kitap, Aleksandr Soljenitsin'in Kanser Koğuşu romanı vitrinde duruyor. Ben gidip geliyorum ve hayran hayran vitrindeki kitaba bakıyorum.
O yıllarda Bülent ve Levent'le (Okay) arkadaşız. Bana yaş günü için ne istediğimi sordu Bülent. Ben de "Kanser Koğuşu" dedim. Dükkandan içeri girip kitabı aldılar. Bülent,küçük el yazısıyla Nice yıllara, yazmıştı. Sonra biraz okudum kitabı ve moralim bozuldu.
Rusya'daki kanserliler koğuşunun anlatımı zaman zaman aklıma gelir ve ürkerim. Açıkçası kanserden de korkarım. Belki bu korku bunun pratiğini babamda görmüş olmamdır.
Sonraki yıllarda Şinasi Abi'de, babam da öldüler.
80'li yıllarda meydana giden cadde boyundaki ağaçları o zamanın belediye başkanı kestirdi. Meydan çırılçıplak kaldı. Yerine beton saksılar koydurdu. Bir süre sonra onlar da kaldırıldı.
Bulancak çölleşmeye, binalaşmaya başladı. BST ve biraz da DT dışında hiç sanat faaliyeti olmadı. Belediye de destek vermedi. Kültür bitti. Yerine Düğün ve Cenaze ziyaretleri kültür faaliyeti gibi yaşandı.