Çocukluğumdan:
Benim çocukluğumun Bulancak'ı Dükkân Boğazı ile Köprübaşı arasıydı. Bu alanın dışı fındık bahçeleri, kısmi batak ve ağaçlık alanlardı.
Bu şehrin sokaklarını annemin sırtında gezdiğimi hayal meyal hatırlıyorum. O günlerde bütün aileler birbirini tanırdı. Köyden kasabaya göç çok azdı. Gündüz gezmeleri de gece gezmeleri de olurdu. Şimdi buraya kimlere gittiğimizi yazsam sayfalar tutar. Aynı sınıftan aynı kültürden insanlardı görüştüklerimiz.
Henüz TV'nin ortaya çıkmadığı zamanlarda sinemaya giderdik. Annem çok iyi bir sinema izleyicisiydi. Evde bize Beyoğlu sinemalarında izlediği Çarlık Rusyası filmlerini anlatırdı. Bulancak sinemalarında localar vardı. Bazen filmleri oradan izlerdik.
Annemler büyük çamaşırları Çivitle Bulancak Deresi'nde yıkarlardı. Ellerinde birer kötek çamaşırlara vururlardı. O zamanlar bizi de oraya götürürler biz de dere kenarında oynardık.
Kasabamız elbetteki her zaman mutlu mesut bir hayat yaşamıyordu. Yüksek sokakta işlenen cinayeti unutamam örneğin. Kasabanın pazarının kurulduğu salı günlerinde de köyden gelenlerin yaptığı çatışma ya da öldürme olayları olurdu.Bu çatışmalar neredeyse geçmişten gelen kültürün sonucuydu.
Fotoğrafta sağda bulunan evin torunuyum ben.Dedemin babası Tevfik Bey'den dedeme geçmiş ev.Ben bu evde hiç oturmadım. Başka amcalarım aileleriyle oturdu. Babam bu ailenin en büyük çocuğuydu. Ama biz dışarıda kirada oturduk. Tabii bahçesinde oyun oynar, meyvelerinden yerdik.
Bu fotoğrafta görünen evlerde yaşayanların dede ve büyükanneleri tümden öldüler. Anne ve babamız kısmı da kısmen öldüler. Biz torunlar ise 55-66 yaş aralığındayız.
Ne var ki bu evler yerine yapılmış soğuk apartmanlarda oturuyoruz.
|